SOSYAL MEDYA KULLANIMININ ZARARLARI,FAYDALARI VE TOPLUMSAL ETKİLERİ


Günümüzde Sosyal Medya Kullanımının Zararları, Faydaları ve Toplumsal Etkileri:

Sosyal medya, dijital çağın en belirgin sosyal fenomenlerinden biri olarak, bireylerin yaşam tarzlarını, iletişim biçimlerini, toplumsal ilişkilerini ve psikolojik durumlarını derinden etkilemektedir. Facebook, Twitter, Instagram ve TikTok gibi platformlar, küresel çapta milyarlarca insan tarafından kullanılmakta ve bu platformların hayatımıza etkileri üzerine yapılan bilimsel araştırmalar giderek artmaktadır. Sosyal medya kullanımı, bireysel ve toplumsal düzeyde hem olumlu hem de olumsuz sonuçlar doğurabilmektedir. Bu makalede, sosyal medya kullanımının faydaları ve zararları, boşanma oranları üzerindeki etkileri ve 18 yaş altı gençlerdeki ahlaki bozulmalar üzerine yapılan bilimsel çalışmalara odaklanılacaktır.

 

Sosyal Medyanın Faydaları: Psikolojik ve Sosyal Bağlantılar

Sosyal medyanın faydaları üzerine yapılan birçok bilimsel çalışma, bu platformların bireyler arasında daha güçlü sosyal bağlar kurulmasına, bilgi alışverişinin hızlanmasına ve toplumsal olaylara duyarlılığın artmasına olanak tanıdığını göstermektedir (Manago et al., 2012). Özellikle pandemi döneminde sosyal medya, insanlar arasında iletişim ve destek ağı oluşturmak açısından kritik bir rol oynamıştır (Pantic, 2014).

 

Psikolojik açıdan bakıldığında, sosyal medya, bireylerin kendilerini ifade etmeleri, benzer ilgi alanlarına sahip insanlarla etkileşimde bulunmaları ve topluluklar oluşturmaları için bir alan yaratmaktadır. Bu bağlamda, sosyal medya, yalnızlık ve izolasyon duygularını hafifletmek için etkili bir araç olabilir. Diğer yandan, sosyal medyanın işlevsel faydaları arasında, bireylerin eğitsel içeriklere, bilimsel veriye ve kültürel çeşitliliğe daha kolay erişimi de yer almaktadır (Ellison et al., 2007).

 

Sosyal Medyanın Zararları: Psikolojik ve Fiziksel Etkiler

Sosyal medyanın olumsuz etkileri üzerine yapılan araştırmalar, platformların psikolojik sağlık üzerindeki zararlarını vurgulamaktadır. Özellikle genç kullanıcılar arasında, sosyal medya kullanımı ile depresyon, kaygı bozuklukları ve düşük özsaygı arasındaki ilişkiyi gösteren çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Primack et al. (2017) tarafından yapılan bir araştırma, sosyal medya kullanımının, kullanıcıların fiziksel ve psikolojik sağlığını olumsuz yönde etkileyebileceğini, bu etkinin ise özellikle gençler üzerinde daha belirgin olduğunu ortaya koymuştur. Sürekli sosyal medya takibi, "ideal yaşam" algısı yaratma çabaları ve sosyal onay alma ihtiyacı, bireylerin kendilerini değersiz hissetmelerine ve depresyona girmelerine neden olabilir.

 

Bunun yanında, sosyal medyada geçirilen zamanın artması, bireylerin gerçek dünyadaki etkileşimlerine ket vurmakta ve bu da yalnızlık hissini artırabilmektedir (Kross et al., 2013). Ayrıca, sosyal medya üzerinden yayılan siber zorbalık ve çevrimiçi taciz gibi olumsuz deneyimler, kullanıcılarda travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) gibi psikolojik rahatsızlıkların gelişmesine zemin hazırlayabilir (Patchin & Hinduja, 2010).

 

Sosyal medya kullanımının fiziksel sağlık üzerindeki etkileri de araştırılmıştır. Özellikle göz yorgunluğu, uyku bozuklukları ve hareketsizlik gibi sorunlar, sosyal medya kullanımının olumsuz yanları arasında yer almaktadır. Birçok çalışma, ekran başında geçirilen uzun sürelerin melatonin üretimini engelleyerek uyku düzenini bozduğunu ve bu durumun uzun vadede sağlık problemlerine yol açabileceğini ortaya koymuştur (Exelmans & Van den Bulck, 2016).

 

Sosyal Medya ve Boşanma Oranları: İlişki Dinamiklerinin Değişimi

Sosyal medya kullanımının, evliliklerdeki ilişki dinamiklerine etkisi de son yıllarda dikkat çeken bir araştırma konusu olmuştur. Boşanma oranlarının artmasının sebeplerinden biri olarak, sosyal medya platformlarındaki sanal ilişkilerin etkisi gösterilmektedir. Dışarıdan bakıldığında basit bir etkileşim gibi görünen sosyal medya, evli çiftler arasında güven problemleri yaratabilir ve sadakatsizliği teşvik edebilir.

 

Birçok araştırma, sosyal medya kullanımının evliliklerdeki sadakatsizliğe zemin hazırladığını belirtmektedir. Przybylski ve Weinstein (2013) tarafından yapılan bir çalışmada, sosyal medya kullanımının artmasıyla birlikte evli bireylerin eşleriyle daha az zaman geçirdiği ve bu durumun evliliklerde memnuniyetsizliğe yol açtığı tespit edilmiştir. Ayrıca, sosyal medya platformlarında yapılan etkileşimler, özellikle eski partnerlerle kurulan iletişim, "dijital flört" olarak adlandırılabilecek bir davranış biçimine dönüşebilir ve bu da boşanmalara yol açabilir.

 

Sosyal medya, ayrıca evliliklerdeki iletişim sorunlarını derinleştirir. Sosyal medya üzerinden yaşanan sürekli etkileşim, bireylerin yüz yüze iletişim becerilerini zayıflatabilir ve duygusal bağları koparabilir. Çiftler, gerçek hayatta birbirlerine ayıracakları zamanı sosyal medya üzerinde geçirirken, ilişkilerinde duygusal boşluklar oluşabilir.

 

18 Yaş Altı Gençlerde Ahlaki Bozulmalar: Sosyal Medyanın Etkisi

Sosyal medya, 18 yaş altı gençler üzerinde de ciddi etkiler yaratmaktadır. Bu yaş grubundaki bireylerin ahlaki gelişimi ve toplumsal değer yargıları, sosyal medya platformlarında karşılaştıkları içeriklerle şekillenmektedir. Sosyal medyada yayılan şiddet, cinsellik ve aşırı tüketim kültürü, gençlerin ahlaki değerlerini olumsuz yönde etkileyebilir.

 

Gençlerin sosyal medyada karşılaştıkları idealize edilmiş bedenler, hayat tarzları ve başarılar, onları gerçek yaşamla kıyaslamaya ve toplumsal baskılara maruz bırakmaya neden olabilir. Bu durum, gençlerin özsaygılarını zedeler ve psikolojik sorunlara yol açar. Leary (2007) ve McKenna (2002) gibi psikologların araştırmaları, gençlerin sosyal medya aracılığıyla sosyal onay alma arayışının, onların benlik saygıları üzerinde büyük etkiler yarattığını göstermektedir. Bu durum, gençlerin dış görünüşlerine, maddi başarılarına ve popülerliklerine odaklanmalarına yol açar, bu da derin bir içsel boşluk hissetmelerine neden olabilir.

 

Ayrıca, sosyal medyanın gençler üzerindeki ahlaki etkileri, şiddet içeren ve cinsellik odaklı içeriklerin yayılması ile artmaktadır. Gençler, bu tür içeriklere maruz kaldıklarında, toplumun kabul ettiği değerler ile uyumsuz davranışlar geliştirebilirler. Medya ve dijital içeriklerin, gençlerin ahlaki yargılarını şekillendirme gücü, toplumsal normlarla çelişen bir kültürün oluşmasına neden olabilir.

 

Sonuç ve Öneriler

Sosyal medya, bireylerin ve toplumların dinamiklerini derinden etkileyen bir güç haline gelmiştir. Faydaları, iletişim ve eğitim açısından önemli olsa da, zararları özellikle psikolojik sağlık, boşanma oranları ve gençlerin ahlaki gelişimi üzerine önemli etkiler yaratmaktadır. Sosyal medya kullanımının denetlenmesi, eğitimsel programlarla bilinçlendirilen bireylerin, dijital dünyadaki içeriklere karşı daha sağlam bir tutum sergilemesi gerekmektedir. Ayrıca, aileler ve eğitimciler, gençlerin sosyal medya kullanımını dikkatle izlemeli ve onları dijital dünyadaki olumsuz etkilerden koruyacak stratejiler geliştirmelidir.

 

Gelecekte, sosyal medyanın etkilerini daha iyi anlamak için yapılan araştırmaların daha da derinlemesine olması gerektiği açıktır. Ancak, sosyal medya kullanımının, yalnızca bireysel bir tercih olmanın ötesinde, toplumsal ve kültürel bir mesele olarak ele alınması gerektiği de unutulmamalıdır.